bugün

entry'ler (86)

islamcı

dindar ya da mütedeyyin insanların bazılarından farklı olarak yeryüzünde bir islam devletinin gerekliliğinden, ümmetin tek bir çatı altında yaşamasından bahseder islamcı. her dindar islamcı değildir elbette. sonuçta islamcılık siyasi bir görüştür. o yüzden bu görüşleri savunan bir insana "islamcı" demek onu yaftalamak değildir. ayrıca dilimizde tüy bitti, yahu şu -ci, -cu ekleri illa ki bir şey alıp satana isnad edilemez be güzel kardeşim.

azerbaycan

kültürel olarak erzurum ya da bayburt'tan farkı yoktur. kendilerini albanların torunu olarak gören bir azerbaycanlıya henüz denk gelmedim. azerbaycan türklerinin esasen irani bir halk olduğunu iddia eden farisilere gülüp geçerken albanlar nerden çıktı yahu?

imam hatipli valiler

başbakanı imam hatipli olan bir ülkede neden garipsendiğini anlamadığım valilerdir. zamanında halkın yarısı bu adama oy vermiş, ne olursan ol, gel başbakanımız ol demiş.

şimdi şurada yapılan yorumlara bakıyorum da hayatlarında bir kere bile imam hatip lisesinin kapısından içeri girmemiş olanlar konuşuyor, ahkam kesiyor. imam hatiplilerin idari amirlik yapacak eğitimi nerde aldığını merak ediyor, aklınca sorguluyor. güzel kardeşim, önce bir bilgi sahibi ol, ondan sonra saçmalama hakkını kullan özgürce. sanki bu adamlar direkt liseden sonra valiliğe başlıyor. kaldı ki düz bir lise'de hangi dersler alınıyorsa, yani matematik, tarih, coğrafya, kimya, fizik, felsefe vb. imam hatip liselerinde de o dersler alınıyor. sadece bunlara ek olarak dini dersler verilir.

imam hatip lisesi mezunu olmama rağmen, şu andaki imam hatip sistemini savunan biri değilim, tüm bu okulların kapatılıp yerine din bilgisi ağırlıklı, adam gibi yabancı dil öğrenilen, daha etkin okullardan yanayım ben. ama sizin şu kendinizden olmayanı dışlayan, yukardan bakan zihniyetinize şahit oldukça en büyük taraftarı kesilesim geliyor bu okulların.

gecenin üçünde vatan kurtaranlar

(bkz: nöbetçi vatansever)

imam hatipli kızların bastırılmış duyguları

bu video'nun sözlüğe taşınmasındaki ulvi amacı maalesef anlayamamışım. affedin beni sevgili okurlar. halbuki gayet masumane, şahane bir sebebi varmış. neymiş o ; ahlak timsali olarak gösterilen türbanlıların aslında neler yapabilecekleri. utanıyorum şu anda kendimden biliyor musunuz? yıllarca türbanlıların, ahlak timsali olduklarını, onların yarı melek olduklarından ötürü günah işlemeyeceğini sanmıştım. sonra allah'tan bu video'yu görüverdim de türbanlıların aslında ne mal olduklarını anladım. görüntüdekilerin farsça konuştuğu falan söyleniyor ama önemli değil, ne de olsa türbanlı türbanlıdır.

bir de yakın akrabamda ve çevremde imam hatipli kızlar olmadığından, böylesine büyük bir camiayı saçma sapan bir video'yla töhmet altında bırakanlara teşekkürlerimi iletmekten de hiç ar etmiyorum. ne demiştik maksad; gerçekleri görüp, türbanlıların da ahlaksız olduğunun farkına varılması. hey yavrum heyy!!

imam hatipli kızların bastırılmış duyguları

her şeyden evvel söz konusu video'nun, bir imam hatip'te çekildiğini iddia edip, bunla ilgili başlık açmak, ardından utanmadan bir de pişkince bunun hakkında ahkam kesmek, hiç değilse bu sözlüğü okuyanların zekasına hakarettir. bazı şeyler hakkında atıp tutmaya kimin hakkı olup olmadığına karar vermeden önce, saçma sapan bir videoyla koca bir camiayı töhmet altında bırakmaya kimsenin hakkı olmadığının farkına varılmasını temenni ederim.

imam hatipli kızların bastırılmış duyguları

konuyla ilgili olan video'nun güzel yurdumun çeşitli şehirlerinde zeka testi olarak uygulandığını duydum.
o görüntüdekilerin türk olmadığını ilk bakışta anlayanlar normal zekaya, konuştukları dilin de farsça olduğunu anlayanların normalin biraz üstü zekaya sahip olduklarına karar veriliyormuş.
yoo hayır, bu video'yu türkiye'deki bir imam hatip'te çekilmiş olduğunu sananların zeka seviyesine dair bir şey söylemeyeceğim.

oy hakkını kullanmayan insan

demokrasi'ye inanmayan bir insan da olabilir bu kişi. bu sistemin oy vermeyle düzelemeyeceğinin farkında olan, oyuna gelmeyendir bana göre.

sehitler kervani

islamcı camia için bir efsanedir bu grup.

saadet partisi

nasıl bir siyasi hareket olduğunu anlamak için şunları bilmenizin şart olduğu partidir;

saadet partisinin dünya görüşünü ortaya koyan milli görüş'ün temelini islam dini oluşturur. yani sağ-sol, komünizm, gibi kavramlar daha yer yüzünde bilinmezken, milyonlarca insanın dini olan bir kaynağı vardır. siyasi olarak islamcılık ideasını savunur ki o da 200 yıllık bir geçmişi olan köklü bir akımdır. yani öyle sağ-sol gibi kavramlarla işi olmaz. her mazlumdan-zulümden bahsedeni, eşitlik, adalet, hak-hukuk diyenleri "sağcı-solcu" diye yaftalamadan evvel, mezkur kavramların islam dinindeki yerlerini ve önemini bir öğrenin.

maalesef yıllardır yapılan bir hatadır bu. sanki düşünce özgürlüğü, adalet, eşitlik gibi kavramlar, batı'dan ihraç ettiğimiz, demokrasi, liberalizm, komünizm vb. gibi ideolojilerin tapulu kavramlarıdır. sanki bu ideolojileri savunan insanlar dışında kimse bunlardan bahsedemez, bunları dert edinemez veyahut söz eder ya da dert edinirse o da hemen demokrat, liberal ya da komünist vb. olmak zorundadır. şüphesiz ki bu dar bir görüş açısının yansımalarıdır.

dediğim gibi kökleri yüzlerce yıllık bir düşünce sistemine dayanan bu oluşuma dil uzatan herkesin ideolojisine yüzlerce yıllık ömür diliyorum...

saadet partisi

sistemde dönen her dolaptan haberi olan, zalimi-mazlumu tanıyan, onbinlerce şuurlu müslümanın partisidir.

alpiyestigin

bir çocuk kaç yaşında akranlarıyla oynamaya başlarsa, kaç yaşında kendini bilir, kaç yaşında zillere basıp kaçmaya başlarsa işte ben de o zamandan beri tanıyorum bu adamı. babalarımız hala/dayı çoçuklarıdır. akrabayız yani. ama mesele bu değil. daha nice yakın akrabam var ki "alpi" kadar sevmem, değer vermem. şu yaşıma gelene kadar o kadar çok şey yaşadık ki beraber, yazmaya kalksam sanırım sayfalar tutar inanın. ancak bir kaç tanesine de değinmeden geçemeyeceğim.

bir kere her bayram istisnasız torpil patlatmalar, kartal'a gidip ateri'de vakit geçirmeler falan(daha sonra internet kafeleri aldı ateri salonlarının yerini). bunlar rutinlerimizdi nerdeyse. her kartala gidişimizde bu alpi muhakkak kazı-kazan oynar, ufak tefek de olsa bir şeyler tutturdu. babalarımızla beraber bursa'ya gezmeye gittiğimizde kültürparkta sandal'a binip ona buna laf atarken parmağını iki sandalın arasına sıkıştırdığını, feryad-figan ağlarken bir yandan kaş göz işaretiyle babasına, "ona buna laf attığını" söylememem için imalarda bulunduğunu, 5 dakikada nasıl hikaye yazıp, o işten sıyrıldığını daha dün gibi hatırlıyorum. sonra, onlara gittiğimizde binbir türlü yaramazlıktan sonra kocaa dolabı neredeyse üzerimize devirdiğimizi, akülü arabasına binmek için ettiğimiz kavgaları, babasının çektiği kamera'da daha çok gözükmek için canhıraş bir şekilde ettiğimiz güreşleri... daha neleri hatırlıyorum...

dönüp bakıyorum ardıma, onca zıtlığa, tersliğe rağmen ne sağlam bir dostluk kurmuşum diye seviniyorum..

bu bahsettiğim zıtlıklar da şimdi dikkati mi çekti, he.

ben en koyusundan bir cimbomluyken, alpi fanatik fenerbahçelidir. halamın kızının düğününde beni alıp götürdüğü, fenerbahçe-elazığ maçında "fener diye bağır, yoksa bu cimbomlu derim bak" deyişini hatırladıkça söverim kendisine.* ilk kez nargileyi de, bu maçtan evvel kadıköy'de içirmişti bana. ilk ahmet kaya'yı dinleyişim, haluk levent'i tanıyışım da alpi sayesindedir.

ben ne kadar sakinsem o, o kadar deli dolu çılgın bir adam. çocukken de böyleydi. sokakta yürürken bağıra bağıra söylediği şarkılar, fener için yaptığı tezahüratlar hala kulağımda. bense hep onu susturmakla " lan olum dur, rezil ettin bizi" demekle meşgul olurdum.

o avrupa yakasında ikamet eder ben anadolu yakasında yaşardım. tüm akrabaların bir araya gelebildiği günleri iple çekerdim; bayramlar, düğünler, nişanlar, cenazeler, rutin ziyaretler.. çünkü bu zamanlarda alpi de gelecek yine binbir türlü fırlamalıklar yapabilecektik.

her şeyden evvel müthiş bir zekası var. kısacık zamanlarda uydurduğu harika hikayelerle kaç kere dayaktan, azardan kurtarmıştır hem kendisini hem beni. yeri gelmişken 10 yılı aşkın süredir kullandığım "ismilo" nicki de yine alpi'nin uydurduğu bir şeydir, sağolsun.*

biraz büyüyüp belli bir fikri dünya görüşü olarak benimseme dönemlerimiz geldiğinde, ben ümmetçi-islamcı bir çizgiyi seçtiğimde, alpi, daha çok milliyetçi-muhafazakar bir yola sapmıştı. hala ikimiz de öyleyizdir.

işte bunca zıtlık arasında böyle bir dostluğun doğmasını hep garipserim, ama müthiş keyif alırım.

aradan yıllaar geçti, kader beni gurbete savurdu, o ise sılada bekler şimdi, elinde marpuç, ismilo gelse de çeksek diye..

kitre

bayburt'un, insanları en eğitimli köylerinin başında gelir.

tanrının bizi yaratmadan önce ne yaptığı merakı

"Azdırma, rahat bırak, içimdeki deliyi;
Bana sorma, benim de bilmediğim gizliyi"

necip fazıl kısakürek

islami komünizm

(bkz: #2594048)

dunyabizim com

asım gültekin'in gerçek hayat'tan verdiği beyaz haberlerin internet versiyonu gibi site. çok hoş, çok zarif..

ben osmanlıyım

nasıl ki iki bin yıl evvel "ben romalıyım" demek ne kadar prestijlidiyse, 400 yıl evvel de bu cümleyi sarfetmek o kadar prestijliydi, gurur vesilesiydi.

abdullah gül

bana rahmetli büyükbabamı hatırlatan devlet adamı. öyle ya da böyle sonu da ona benzeyecek.

abdulaziz al i seyh

tam olarak suudi arabistan'ın zekeriya beyaz'ı diyebiliriz bu şahıs için. tamam zekeriya beyaz gibi "show"a yönelik hareketleri olmayabilir ama ülkelerindeki yerleşik "resmi" dini görüşe(bakın normal demiyorum, resmi diyorum) hizmet etmeleri bakımından, bazı güçler tarafından kullanılıyor olmaları bakımından tıpatıp aynılar.

ama yine de haddimi bilip kendisi hakkında islam düşmanı vs. gibi laflar etmem. ya hakikaten -gaflet içinde de olsa- müslümansa? bunun hesabını yarın ruz-i mahşer'de vermek zor olur. onun için en iyisi ıslahı yönünde dua etmektir.

lebbeyk ya huseyn

daha güzeli "lebbeyk allahumme lebbeyk" şeklindedir.